Kordon kanı bebeğin doğumundan sonra plesanta tarafında kalan kana denmektedir. Bu kan bebek doğar doğmaz, kordon kesildikten ilk 10 dakika içinde alınır. Saklama işlemi yapılmayacak olan kordon kanı normalde, plasenta ile birlikte atılmaktadır. Hem anne hem de bebek için acısız bir işlem olan kordon kanı toplama işlemi doğumu yaptıran hekim tarafından yapılmaktadır. Üstelik doğum şekliniz kordon kanının toplanmasına mani değildir.

Bebeğinizden alınan kordon dokusu ve kanı 36 saat içerisinde laboratuvara gönderilir ve özel yöntemlerle işlenir. Uygun şartlarda dondurulan kordon kanı ve dokusu, buharlı azot tankı içerisinde saklanır. Dondurularak saklanan ve mutlaka doğumdan önce karar vermeniz gereken bu saklama işlemi, ailenizin ve bebeğinizin geleceği için yapabileceğiniz en iyi yatırımdır.

Bu kök hücrelere “yatırım” derken neyi kastediyoruz?

Kordon dokusu kök hücreleri ile yapılacak nakillerde alıcı ve verici arasındaki doku uyumu gerekliliği minimumdur. Bundan dolayı kordon dokusu kök hücrelerini sadece bebeğiniz için değil, bebeğinizin kardeşleri, bebeğin anne-babası, hatta büyükanne-büyükbabası için bile kullanılabilmektedir.

Ayrıca bu kök hücrelerle Serebral Palsi, Otizm, ALS gibi hastalıkların tedavi edilebilmesi için yapılan pek çok deneysel çalışma da mevcuttur. Buna ek olarak kordon dokusu kök hücreleri laboratuvarda kültür ortamında çoğaltılabilmektedir.

Kordon kanı hangi hastalıkların tedavisinde kullanılır?

• Çocukluk Çağı Lösemi ve Lenfomaları
  
  Lösemi vücudun kan üretim sistemi olan kemik iliği ve lenfatik sistemi etkileyen, tedavi edilmezse ilerleyen ciddi bir hastalıktır. Hızlı veya yavaş olarak seyredebilen lösemide hızlı tanı çok önemlidir. İlaç tedavisi ile erken dönemde kontrol altına alınan kişilerde, hastalığın nüksetme ihtimali yüksekse kazanılan erken yanıtın devamlılığı sağlanmalıdır. Buna göre ilk seçeneklerden biri kök hücre naklidir. Kök hücre nakli; otolog(kişinin kendisinde) veya allojenik (kardeş,yakın akraba veya akraba dışı gönüllü bağışçılardan alınan kök) hücrelerle yapıabilmektedir.
  
  
• Kemik İliği Hastalıkları
  
  Kemik iliği yetersizliği, kemik iliğinde bulunan ve kan hücrelerini üreten öncül kan elemanlarının anormal yapı kazanarak belirgin şekilde azalması veya kaybolmasına bağlı olarak alyuvarlar, lökositler ve trombositlerin azalması ile tanımlanan bir hastalıktır. Genellikle hastalığın ağır seyrettiği kişilerde kök hücre nakli gerçekleşmektedir. Kök hücre nakli vericilerin kardeş olması durumunda ilk seçenekken, diğer vericilerde ilk seçenek immün baskılayıcı tedavilerdir.
  
  
• Kalıtsal Kan Hastalıkları: Talasemi (Akdeniz anemisi)
  
  Akdeniz anemisi, görevi doku ve organlara oksijen taşımak olan hemoglobinden kaynaklı bir hastalık türüdür. Hemoglobinin parçalarından biri olan globin zincirinin inşasında oluşan bir aksaklıktan dolayı lobinin az üretilmesi ya da hiç üretilmemesi sonucunda Akdeniz anemisi ortaya çıkar.
  
  Bu hastarlarda kansızlığın ağır seyretmesi dışında; sarılık, halsizlik, ilgisizlik, dalakta büyüme, kemiklerde genişleme, sık enfeksiyon geçirme, alın ve diğer yüz kemiklerinde çıkıntı ile birlikte anormal yüz görünümü ortaya çıkar.
  
  Talasemi tedavisinde doku grubu uyan kardeşten erken yaşta yapılan kök hücre nakilleri yapılabilmektedir. 
  
  
• Otoimmün Hastalıklar
  
  Bağışıklık sisteminin gereğinden fazla çalışarak, kendi dokularına saldırmasına otoimmün hastalık denir. Günümüzde tamamen tedavisi olmayan bu hastalıklarda kısmi çözümler ile hastalıkları baskılayabilmektedir. Özellikle kök hücreler son 10 yıldır, bağışıklık baskılayıcı özelliklere sahip olduğu ve anti-inflamatuar oldukları için denenmekte ve başarılı sonuçlar vermektedir. Kök hücreler, daha hafif seyreden otoimmun hastalıkların tedavisinde daha iyi sonuçlar verdiği için daha çok tercih edilmektedir.